28.07.2009

Bayram Balcı

"Söylediğim her söz beni vuruyor
Yoruldum kendime hedef olmaktan."

s. zeynep karadağ

Telvin

Şahavanka'ya

kapatınca şehir ışıklarını
dizinde yorgun evler uyuyup
esmerdir usulca çekilir gecenin sürgüsü
yarım kalan bir dudak kendine bükülür

sen şeytana uyarsın uluorta
ben sana yürürüm arınmış günahlarımla
kör olur gözden çıkarırız dünyayı
anlık bir ölümü bölüşür iki ruh bir beden
ölürüz karanlık bir sokağın sonunda
ve uzak kadınların derinlerinde
kırılır aynalarım

suretim hiçlik
suretim bin parça kalabalık

üşüsem bilmez
ağlasam duymazsın
ısınmak için aşkı yakarım düşte
ve sarılır kendime uyurum susarsın

su deniz olur
deniz somurtkan adam
sabaha karşı iki sefil dize düşer
gizli bahçemdeki nar ağacından
tanelerini toplarım
bir adam
bir adam daha…

iğne deliğinde s/üzülür telvin
iki sessiz harf tanrının dilinde
başı öne düşen günahlar gibi
kara bir tendir hibe edilir
arınsın diye nar lekeli kadınlar

üzerimizde yağmur kuşları
nemli bir masal hiç inanmadığımız
adını sen koyarsın
rengini ben

boğulur su ve beden
ve hürmüz
ve Ehrimen

Şükrü Sever

İstanbul'un Sombaharı


kış kapıda, evimdeyim. yeni bir sombahara başladı istanbul
pervazların perdelerin ardında, hiç dinmeyecek sandığımız
ürpertilerin, susmaların ve ıssızlıkların, korkuların...
hatırlamaların ardından mümkünsüz dalıyor gibi
uykuya. sözcükler güldürebilirmiş, sonsuz erinci
yüreklerimize taşıyabilir, acıya doyana değin
mutsuz kılabilir, hüzünlü bir esrimenin içine hapsedebilirmiş
ben korurum sanırdım kendimi, benim sanırdım çünkü sözcükleri

kış kapıda. esmer günleri yaz bana, beyaz günleri
şimdinin tüm enlem ve boylamlarınca kurulan şu denge oyununu
-ne ise aşk- gece ve gün, sabah ile akşam, dirim ve ölüm, varlık ile yokluk
çevrenindeki o sonsuz kamaşmayı yaz, sözcüklerle kurulmuş sarayları
hazırlığı yıllar süren ama bir gün ansızın bitiveren sarayları
iç ve dış avluyu, surları, her türlü utkuyu gönderine çekmek için
hazırlıklı burçlarını, -ne ise aşk- sözcüklerden kurulu o sarayı, ilençli sarayı
bana esmer günleri yaz, beyaz günleri... geçip gittiğin düşleri.

Çiğdem Sezer

İHTİMAL

kendimi bıraktığım deniz
içime vurdu beni gün ortaları
inanmıştım oysa su olup akmaya
kendime uzanmaya denizanalarından uzak
çakıl taşlarının bata çıka dalgınlığına

ambulansın biri koluma çarptı
dikiz aynasında kendi ölüm
- iki gözümle gördüm, iki ben
biri ölü, öteki...-
siren sesleri dalgalara çarptı
yuttuğum sularda boğulayazdım
mercanlar su yosunları ve taşlar
-iyi ki varlar

ihtimal bu denizde daha önce de boğuldum
kör balıkçı elimi tuttu, üç harf tek kürek
tam canı çıkmaktayken dünyanın
bir çocuk örselenmiş yanlarını okşadı
gece yan yattı kayığım battı kör
kaldım bir balıkçı bir de ay

dünyanın doğusunda bir deniz
içime battı

dünya vahşi bir yerdi, olmazlandım
var mıydı benim de bir çocukluk rüyam
ona bahçe ona duvar
allayıp pullasam
şöyle derin yerime denizime
bir mağara, olmazsa bir çukur
kendimi mi rüyayı mı avutsam

dünya vahşi bir denizdi
içimde bir boğulmak kaldı

beni bu denize kim attı
beni bu denize kim..

bir çocuk ardım sıra görülmemiş bir rüya
gibi çın çın çınladı

Serdar Koçak

Gazeteciye Mektup

Ben şimdi
Nazilerin geçemediği
Güzel Dağlar Ülkesindeyim
New York'da mısın? geç
Bir kameranın önünden acele
Ben uyurken sana bakıyor
Şair arkadaşlarımdan biri

Atlılar görüyoruz mor,
Şafaklar söküyor uçaklar altında
Dağlar geniş gâyeler gibi
Ellerini özlüyor liberter:
Kumrallığın tutuyor gözlerimi açık
Rüzgâr taşıyor çocuklar sesini:
Vapurlar kalkıyor serin
Mucizevi muhallebiler pişiyor
Heybetleriyle gelin kızlar

Geç kameranın önünden acele
Sararıp soluyorum rakılarda
Bunca içmek ayıp annelere!

Ekim 2001

Adnan Satıcı

Bin Yıl Daha Ülkesiz

Nereye
O uysal saçlarınla nereye, hem sen nereye
Nereye ey gözleri gurbet
Sınadım kendimi bir başka biçimlerle
Her iklimde dondum, her aynada hiç
Yüzünü dön
Yüzünü dön
Can aynam paramparça...

Nereye
O atlarla nereye, hem sen nereye
Nereye hiç dönmeyecekmiş gibi böyle
Ardından kanım akıtır kendini gittiğin yere
Çeviremem önünü kırılmış ellerimle
Yüzünü dön
Yüzünü dön
Düğüm at damarıma...

Gidersen
Bin yıl daha ülkesiz bir çocuk kalır
Yıldızsız, pusulasız, mülteci, kanamalı
Gidersen fırtınada en ince söğüt dalı
O sabah kırılırım toprağıma düşemem
Yüzünü dön
Yüzünü dön
Gülümse baharıma...

22.07.2009

Ahmet Ada - Sözcükler Denizi


Ahmet Ada, 20 Mayıs 1947’de Ceyhan’da doğdu. Şair, yazar. İlk şiiri “Tabuttur Kitaplar” ve Hilmi Yavuz’un şiiri üzerine bir çözümleme denemesi olan ilk yazısı “Hilmi’nin Çocukluğu” 1966’da Soyut dergisinde çıktı. Şiirlerini ve yazılarını Yeni Dergi, Papirüs, Varlık, Gösteri, Adam Sanat, Milliyet Sanat, Islık, Yaratım, Kitap-lık, Le poete travaille, Yom, Heves, Şiir-lik, Eski, Agora, Ünlem, Dize, Ada, Geceyazısı, Sonsuzluk ve Bir Gün, Cumhuriyet Kitap, Radikal Kitap dergilerinde yayımladı.

14.07.2009

Tersakan Toros Dergisi

Tersakan Toros dergisi’nin 4. sayısı çıktı. (2009)

İÇİNDEKİLER:

Yayın Kurulu / Ey Oğul! (Mercimek Ahmet’in Diliyle)
Müslüm Kabadayı / Selam Olsun
Alişer Avcı / Tanrı (Şiir)
Aziz Kemal Hızıroğlu / Tür Bilinci Mönüsü (Şiir)
Ali Rıza Kars / Günümüz Şiiri ve Şiirin Gücü-2
Tolunay / Mürüvvet
Ozanemre / Kenarının Köşeleri (Şiir)
Mehmet Eren / Dönmedikçe (Şiir)
Sadık Çil / Yuğ’un Eleştirisine Eleştiri
Hatice T. Yayla / Geceleyin Sokakta (Şiir)
Yayın Kurulu / Makal’ın Acımsı Anıları
B.Gökgöl / Ateş Ustası (Şiir)
Barış Kuran / Gece Ölümleri “Yeniden” (Şiir)
Ela Sevindik / Aydınlığa Veda
Hasan Hüseyin Gündüzalp / Dağlarına Çekiliyorum Şiirin (Şiir)



Sahibi ve Yazı İşleri Müd: Ali Ozanemre
Yayın Kurulu: B.Gökgöl, Battal Binboğalı, Hasan Hüseyin Gündüzalp, Çalım Esen
Görsel Kurgu: Barış Kuran
Hukuk Danışmanı: Av. Gülşen Battal
Yönetim Yeri ve İletişim Adresi:
Tepebağ Mah. 27044 Sok. Akdamar İş Hanı, No:32 K.1/5-6, Seyhan – ADANA
E-mail: tersakantoros@gmail.com
Posta Kutusu: Cemalpaşa Postanesi. P.K 1221 Gar – ADANA
Posta Çeki Hesabı: Ali Ozanemre adına 5793723

Terskakan Toros ücretsizdir. Postayla edinmek isteyenlerin, P.Ç hesabına 10 TL yatırmaları gerekir. Dergiye gönderilecek ürünlerin toplam karakter (vuruş) sayısı 7000’i aşmamalıdır. Gönderilen ürünler 3 ay içinde yayımlanmazsa başka yerlerde değerlendirilebilir.

2.07.2009

Şair Kemal Özer'i kaybettik...

KEMAL ÖZER (1935, İstanbul - 30 Haziran 2009, İstanbul) İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı okudu. Yazıları, henüz öğrenciyken yayımlanmaya başladı. Üniversiteden arkadaşlarıyla birlikte, 1956 – 1960 yılları arasında a dergisi’ni çıkardı. 1960’da girdiği Cumhuriyet gazetesinde 1981’e kadar görev yaptı. Ardından 1982’ye kadar Karacan Yayınları’nda çalıştı. 1965 – 1970 yılları arasında kitapçılık ve yayıncılık faaliyetlerinde bulundu. Şiir Sanatı dergisini 1966 – 1968 yılları arasında yayınladı. 1972’den itibaren yayımlanmaya başlanan Yeni a Dergisi’nin kurucuları arasında bulundu, dergi için yazılar kaleme aldı. 1983’te üstlendiği Varlık Dergisi’nin yönetmenliğini 1990’a kadar sürdürdü. 1999 – 2000 yılları arasında Türkiye Yazarlar Sendikası’nın ikinci başkanlığını yaptı. 1989’da Yordam Yayınevi’ni kurdu. Kemal Özer 15 günde bir soL gazetesinde yazmaktaydı. 30 Haziran 2009'da hayatını kaybetti. İlk dönemlerinde İkinci Yeni Hareketi içinde yer aldı. Bunu, ilk üç şiir kitabına yansıttı. Daha sonra „toplumcu gerçekçi“ diye nitelenen bir tarza yöneldi. Eleştirmenlere göre,bu dönemde, gündemdeki toplumsal ve siyasal olayların yanı sıra sözkonusu olaylar karşısında insanların duygu, düşünce ve tepkilerine tanıklık etti. Toplumcu gerçekçi eğilimi 1970 – 1980 yılları arasında yayımlanan 4 eserine hakim oldu. Bu kitapları izleyen şiirlerinde yeni boyut ve ilgi alanlarına açılım arzusu gözlendi. 1983’te yayımlanan Araya Giren Görüntüler’de 12 Eylül dönemine ilişkin tanıklığını sergiledi. 1985 tarihli Sınırlamıyor Beni Sevda’da sevda olgusunu toplumsal bakış açısıyla yorumladı. 1995’te basılan Oğulları Öldürülen Analar ile bir başka toplumsal soruna, kayıp annelerinin sesine aracılık etti. Onların Sesleriyle Bir Kez Daha kitabıyla da uzun süreli bir baskı döneminin ardından seslerini yeniden yükselten çalışan kesimi aktardı. Behçet Necatigil, Kemal Özer'i 1977'de şöyle değerlendirdi: "İkinci Yeni'nin en çok sözü edilen şairlerinden olan Kemal Özer'in şiirlerinde, uzak çağrışımların izinde yürümekle çözülebilecek gizli bir bütünlük kaygısı seziliyordu. Şairliği, yeni aşamalarda, toplumsal eylemlere, yurdun ve dunyanın politik-güncel olaylarını şiirleştirmeye yöneldi." TKP neferlerinden biriydi .
Eserleri
Şiir Gül Yordamı (1959) Ölü Bir Yaz (1960) Tutsak Kan (1963) Kavganın Yüreği (1973) Yaşadığımız Günlerin Şiirleri (1974) Sen de Katılmalısın Yaşamı Savunmaya (1975) Geceye Karşı Söylenmiştir (1978) Kimlikleriniz Lütfen (1981) Araya Giren Görüntüler (1983) Sınırlamıyor Beni Sevda (1985) İnsan Yüzünün Tarihinden Bir Cümle (1990) Bir Adı Gurbet (1993) Oğulları Öldürülen Analar (1995) Onların Sesleriyle Bir Kez Daha (1999) Sevdalı Buluşma (2005) Toplu basım şiirler Çağdaş ve Boyun Eğmeyen (1985) XX. Yüzyıldan Duvar Kabartmaları 1-2 (2000) Öykü Baba ile Kız (1999) Deneme Umut Edebiyatı Yedi Canlıdır (1992) Acı Şölen (1992) Gün Olur Söze Yazılır (1992) Yaşadığımız Günlerin Yazıları (1996) “Benim Ellerimi Al, Benim Gözlerimi Kullan” (1999) Bendeki Görüntüler (2000) Şiiri Sorgulayan Yazılar (2000) Anı İkinci Yeni’den Toplumcu Şiire (1999) Gezi Güldeki Şafak (1979) Düşmanı Kardeş Yapmak (1994) Günlük Tanık Günler 1 (1993) Tanık Günler 2 (1994) Gölgeden Güneşe ( 1999) Çocuk kitapları Nasrettin Hoca (1975) Tatil Köyünün Çocukları (1981) Trenler Ne Güzeldir ( 1983) Dünya Onlarla Daha Güzel (1992) Şiirlerle Ezop Masalları (1993) Çiçek Dürbünü (1994) Şiirlerle Andersen Masalları (1995) Sinemayı Seven Çocuk (1997) Sorulardan Bir Gökkuşağı (1999) Güneş Arkasına Baktı (2000) Derleme Soruların Gündeminde (1995) Oradaydım Diyebilmek (1995) Eleştirilerin Gündeminde (1999) Sanatçılarla Yazışmalar 1 (1999) 45. Sanat Yılında (2000) Söyleşi Sanatçılarla Konuşmalar (1979) Antoloji Şiirlerle İstanbul (1992) 100 Şiir (1995) Dünden Bugüne Türk Şiiri (Asım Bezirci’yle, 2002)
Çeviri şiir kitapları
Haydut Otu (Lubomir Levçev’ten Fahri Erdinç’le, 1979) Benimdir Bu Dünya (Georgi Cagarov’tan Fahri Erdinç’le, 1982) Kurşun Asker (Lubomir Levçev’ten Fahri Erdinç’le, 1984) Temiz Yürekle (Attila Jozsef’ten Edit Tasnadi’yle, 1986) Zamanın Sözü (Nicolae Dragoş’tan Erem Melike Roman’la, 1989) Zambak ve Gölge (Federico Garcia Lorca’dan Gülşah Özer’le, 1990) Sevdiğime Seslenir Gibi (Pablo Neruda’dan Sibel Özbudun’la, 1992) Suskun Sesler (Romen kadın ozanlardan Ergin Koparan’la, 1992) Kuşlar Havalanıyor Yüreğimden (Sara Mathai Stinus’tan Gülşah Özer’le, 1997) Köpüklenen Gök (Miklos Radnoti’den Edit Tasnadi’yle, 1997) Granit Destanı (Lıçezar Elenkov’tan Ömer Çandır’la, 1997) Bir Yıldızdı Taşıdığım (Lubomir Levçev’ten Gülşah Özer’le, 1999) Yüzünün Arkasında Mayıs (Macar kadın ozanlarından Edit Tasnadi'yle, 2007) Kışın Bir Ağacın Binde Biri (Erik Stinus'tan Gülşah Özer'le, 2007)
Ödülleri
Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü (1976) Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü (1982) Yunus Nadi Şiir Ödülü (1991) Ferit Oğuz Bayır Düşün ve Sanat Ödülü (1993) Damar Dergisi Edebiyat Emek Ödülü (1999) Truva Kültür ve Sanat Ödülü (2000) Dionysos Şiir Ödülü (2001)