Türkiye Yazarlar Sendikası Antakya Temsilciliğinin konuğu olan Şair Arife Kalender; Şiir serüveni, Şiir ve yazın hayatının uzun solukluğunu Antakyalı okurlarıyla paylaştı…TYS Antakya binasında düzenlenen söyleşinin açılış konuşmasını Yapan TYS Antakya Temsilcisi Yazar Mehmet Karasu, önemli bir şairi Antakya’da konuk etmekten mutlu olduklarını ifade ederek, her yıl olduğu gibi bu yıl da Antakya sanat severleri, şiire edebiyata ve sanata doyuracaklarını söyledi. Daha sonra söz alan Şair Arife Kalender; Kentleri kent yapan iklimlerin değil, içinde yaşayan sıcak insanlar olduğunun altını vurgulayarak, Şiirin insanlığın ortak duygu ve şansı olduğunu söyledi. Şair Kalender; Şiir sanatının süzme ve damıtılmış hali olduğunu ifade ederek; Şiir en kolay yazıldığı sanılan ama en zor yazılan bir sanattır. Tek başına ne duygu ne de bilgidir. Şiir, müzik, bale, resim vs. tüm sanatların son halidir. İnsana verilmiş aklın ve birikimin sözcüklerle dile getirilmesidir. Aynı sözcükleri kullanarak, farklı ve renkli bir dünya ve şiirli bir dünya yaratabiliriz” şeklinde konuştu… Şair Arife Kalender; kendisini en çok besleyen doğduğu yer ve toprağının olduğunun altını çizerek; tanrının bile ilgilenmediği, kar’dan yolları kapalı yalnızlık için kalan bir köyde doğdum. Belki bu yalnızlık ve koşullar beni şiire yöneltti. Orada yaşadığım acı sevinç ve hüzünlerin birikimi beni bu günlere getirdi, dedi. Lise son sınıfta İstanbul’a ilk geldiğinde, papatyaların sokakta satıldığını gördüğümde, her şeyin satılabileceğini gördüğünü ifade eden, Şair Kalender; papatyalar benim köyünde çiçek bile sayılmazdı, ama İstanbul’a geldiğimde ilk fark ettim ki papatyalar satılıyor o zaman dedim ki, ülkede ne varsa kapitalist sistem dahilinde satılabileceğini fark ettim. İşte bu durum 3 darbe yaşayan ve kitaplardan uzaklaştırılan bir toplumun şuan neden kitaplara uzak olduğunu bize yansıtıyor. Popüler Kültür ve Yozlaşmış kültürün bizlere her gün dayattıklarından sonra bizim binbir emekle çıkarttığımız şiir kitaplarının satmaması çok doğaldır” şeklinde konuştu. Anadolu’da yaşayan insanların İstanbul’u bir düş kapısı olarak gördüğünü belirten şair Arife Kalender; Anadolu insanının yıllardır bu kapıyı hep zorladıklarını söyledi. Şair ne kadar coşkulu akabiliyorsa o kadar iyi ürünler ürettiğini belirten Kalender, Eğer şair yazamıyorsa, üretemiyorsa ilişkilerinde sorun yaşıyorsa, Bize dayatılan kültürün bir uzantısı olduğunu söyledi. Cumhuriyet Döneminde el yordamıyla yazınların olduğunu hatırlatan Şair Arife Kalender; “3 darbe sonunda hiçbir kuşak bir sonraki kuşağa bir şey bırakamadı, hep yerinde saydı, hep yalnız ve kopuk, tek birey yaratıldı, hiç etkin olunamadı. Bu da hep kendi içinde sancılar doğurdu” şeklinde konuştu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder