3.11.2007

Murathan Çarboğa

İçimdeki Ceset



------------------------------“Çocuk ölümleri için, yas ile…”

“Adam uyandığında kadın yere yatmıştı.Gökyüzüne bakıyordu. Çocuk yanında duruyordu. Onu da bluzuna sarmıştı.
“Ne oldu?” diye sordu adam.
Kadın hiç kımıldanmadı. “Çocuk öldü.” diye cevap verdi. Adam yerinden fırladı. “Öldü mü?” dedi adam. “Demek öldü?!”
“Sen uyuduğun sırada o öldü” dedi kadın.
“Neden beni uyandırmadın?”
“Neden seni uyandırayım ki” diye sordu kadın.”
WOLFDİETRİCH SCHNURRE
(Kaçarken)




ağacın şarkısı bu: akşamdan ürken rüzgâr ve çıkrık iniltileri, susamış
hayâlin izinde.yapraklar arasında ürperen unutuş, sabah olmayacak
korkusu kuşların soluğunda. çocuğun kıyılarına vuran uğultu; uzakta,
günlerin ölüsü üzerine kırılıp düşen huzur… boğulmuş bahçeleri
biriktiren manzara…yalnızlığın şarkısı bu: mecbursun yazgına…


oyunların dışında kaldı suskunluğum, paylaşıldı bilyeler, sokaklar
sobelendi, saklandığım yerde unutuldum. eşiklere sığınıp beklemek
hayatın anımsayan yüzünü, küfretmek, düşlerin terkisinde koşturmak
top peşinde ve susayıp ağız dayamak komşu çeşmelere… pencere
camlarına yapışmış her çocuk kederin mührünü taşır gözlerinde.


ceviz ağaçlarının altında yağmuru bekleyen sevinç, karanlığa duman
olan babanın hüznü, buğusu tüten bir ceset taşıyorum işte, yenildim.
şiire sarılan çocuğun müntehir düşleri ufalanıyor ellerimde, duâlarla
ana rahmine bağışlanmış umut tükendi artık. söz verilmiş kurbanların
arzulu kanı sızıyor boğazımdan, çürüyor saçlarımı saklayan sandık.


kardeşlerimin çocuk gözleri kara kara bakıyor hâlâ, babam gün aşırı
ölüyor yeniden. kapanan kapıların kalbime çakılan sesi ve duâlar,
isyanı müjdeleyen duvar. aynalara çarpıyor yarım kalmış sözler,
babam yüzümde susuyor, yaşlanıyor inancım. şiirin bataklığında
kaybolmak sessizce ve unutmak mutsuzluğu, yanıldım!.. yanıldım…


zaman ilerliyor çarparak meridyenlere, çoğalıyor içimdeki ceset,
ölü çocuklar topluyor yelkovan yeryüzünün enlemlerince. açlığın
usta hançeri ve kurşun ırmakları dağıtıyor bilyeleri. kan lekeleri
bez bebeklerin eteğinde, cehennem ateşleri… gökyüzüne koşuyor
çalınmış şarkılar, iki adımlık mezarlar yarılıyor toprağın sızılı etine…


rüzgârla konuşacak sözcüklerim yok artık, tenhaya yürüyen ıslak
bir köpek gençliğim. camlardan yansıyan hayâlim su veriyor kederin
ışıksız çiçeğine, yenildim. şapkamdan çıkan imgeler uçup gitti
sökülmüş bahçelere, oyunların dışında kaldım yine, ölümü beklemeliyim…



Taflan Şiir Dergisi
Ekim-Aralık 2007

Hiç yorum yok: