Nijinsky
yıldız parıltısını esirgedi benden
bir dağ eteğinde ellerim karın üstünde
o an ölümün yaklaştığını gördüm
acı çığlığımı güçsüzlüğüm duydu sadece.
çünkü kutsandım; hem felsefe
tanrı istedi diye beni derviş,
beni bilge eylemedi mi cümle aleme?
yitik bellek, tanrı’nın titrek yaprağı
kop dalından düş zamanın ağır göğsüne.
şimdi ipek kravata damlıyor gözyaşım
sızıyor bir dilencinin arsız avucuna
beni anlayan ağaca şükür, yaratan uçuruma
gidip geliyor aşk, tanrısız bir pars
gibi dans ederek sokuldukça gövdeme.
biri ağlasa ona öykündüğümü bilir gök
yeryüzü sınırların tarihidir der: çevir yüzünü
bak bana, aradığın sonsuzluk öyleyse
ve sonsuzluk bir parça aşk, görürsün onu
yanıma gel yarasalar gözlerinden çekilince.
çünkü tanrı da deli: yoksa yaratıp
izler miydi böyle sayrıl bir âlemi
ey çelişki, ikonalara konmuş güvercin!
ne olur biraz sevgi başka ne isteyim
neyleyim dilim donmuş, ellerim karın üstünde.
“Akatalpa” Ekim 2007
3.11.2007
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder