27.05.2007

a. nail




Asice

meydan okuyorum
pazarın gönül rahatlığına
ve otoritesine saat kulesinin


rivayet bir uzun göz hapsi
suya karıştı nisan
çocukların anılarında bulanırım artık

beslenir durur aynı koçandan
bir uzun süre
bir uzun şiddet

kayaların dört yanı kesme
akisler billur
toprak kaydırak
yine dışarı çıkarım bıçağım körelince

git istersen sen de çekip git
sularla ılık ılık
mayıstan sonra ben haziran olurum
kirazlanır çocuk dilleri

kayısı dalında zaafım var
çekirge ötüşünde yüksekliğim

---

Geçmişini Kaybeden Çocuk

Her kuyu rüzgarın uğultusuyla yeniden başlar
kendinden savrulma kaygısı
yankılanır durur
dar vadilerde bir yakadan öteki yakaya

olmadığım yerlerde olduğumu sanırım
sandığım yerlerden bakarım kendime
yabancı gibi
bir mavi karanlığa dalar çıkar elim
kuma değen ayakların silinmiş sesini hissettiğim an
derin sulara karışan derenin ağzındaki bu düzlükte

kuşlardır ancak yuvalarını uçurumlara yapan
bir ulaşılmazın adına rüya denir
ve bir ulaşılmazın doruk
geçmişini kaybetmiş çocukların dilinde

yalnız çocuklar görür ilerdeki feneri
birdenbire başlamaz bu kıyıda yağmur
kuşların gözlerinden süzülerek gelir
bitimine yakın
oltanın ucunda çırpınırken akşam

ateşten ve tozdan oluşan yıkıntılarda
aramayın çocukların geçmişi yoktur

---

Sisin İnceldiği Yer

sonradan geldim
unutulmuşa yamanan bir gerçek gibi
belleklerden silinmişi hatırlayarak
durulmuş görünüyordu
çalkantılardan bana kalan bu körfez

çocukluğumun bulanık resimleri
alışkanlığın çağrıştırdığı sözler
anlamı içini sonradan dolduran hareketler
uykuyla uyanıklığın sınırına
dalgınlıktan bırakılmış gibidir

ben çıkardım kurşunu paslanmaz çeliktendi bıçağım
boş dönüyordu yük vagonları
yönsüzlüğün belirlediği uzun yolculuklardan
bir sürgünün toprağına hasreti gibi

ilk kez askerde gördüm
bir cihan harbi yorgunuydu mavzer
ve kundağı bağlanmıştı

bir ağacı istasyonda okaliptüs yapan
biraz da gövdesindeki yara izidir

a.nail

Hiç yorum yok: